Zeytin ve Zeytinyağı Mitleri II - Gılgamış Destanı
06-11-2024
14:32
Gılgamış destanındaki tufan söylencesinin anlatıldığı, en ünlü çivi yazısı metnini içeren XI. kil tablet parçası, her iki tarafta 2 sütun yazıt, 49 ve 51 satır + 45 ve 49 satır, M.Ö. 7. yüzyıl, Asurbanipal Kütüphanesi, kazı yeri kuzey Irak, Kouyinjik. (https://www.britishmuseum.org/collection/object/W_K-3375)
Kadim çağların çivi yazısı edebiyatının en ünlüsü olan Gılgamış Destanı'nın parçalarından biri olan VIII. tablet -her ne kadar "zeytinyağı" kelimesini içermese de- o dönem Mezopotamya ve Babil halkları için "kutsallığın" göstergesi olan bir yağın varlığına dair ilk yazılı kaynaktır.
Kadim çağların çivi yazısı edebiyatının en ünlüsü olan Gılgamış Destanı'nın parçalarından biri olan VIII. tablet -her ne kadar "zeytinyağı" kelimesini içermese de- o dönem Mezopotamya ve Babil halkları için "kutsallığın" göstergesi olan bir yağın varlığına dair ilk yazılı kaynaktır.
Destan ölmek istemeyen, ölümü kabul edemeyen sıradışı bir kahramanın olağanüstü serüvenlerini anlatır. İçerik açısından birçok mitolojik unsur da içerir. Tablet üzerindeki yazının çevirileri tartışmalıdır, aynı ifade birkaç farklı şekilde çevirilmiştir:
"Fahişe, … kendini yağla ovuşturdun ve iyi hissettin,
yas tutsun."
"Ağla Enkidu'ya Yosma, sen ki güzel kokularla ovardın onu..."
"Üzerine güzel kokulu yağlar süren tapınaktaki genç kadın, senin için gözyaşı döksün..."
M.Ö. 1950-1750 döneminde Asurlu tüccarların, sürünmek için zeytinyağı sipariş ettikleri, arkeolojik çalışmalarda bulunan kil tablet yazıtlarından anlaşılmıştır. Destanın Sümer-Akad döneminden beri bilindiği, ardından Babilonya halkları tarafından devam ettirildiği düşünülüyor. Araştırmacılar, destanın güçlü şiirsel gücü sayesinde, halkların zihninde uzun süre varlığını sürdürdüğünü, etki alanını o çağlarda birden fazla dil ve kültüre işleyerek yaygınlaştığını düşünüyorlar.
Destanda halk, tanrılardan, kendilerine küstahça davranan yarı tanrı Gılgamış'ın karşısına bir rakip yaratmasını ister. Tanrıça Aruru, balçıktan, Enkidu'yu, diğer adıyla Hoş Yerin Efendisi'ni yaratır. İlk yaratıldığında vahşi doğada yaşayan bir yabanıl insandır Enkidu. Gılgamış Enkidu'nun varlığını öğrendiğinde onu yakalamak için, su içtiği yere rahibe Şamhat'ı gönderir. Aşk sarhoşluğu ile geçen yedi günden sonra, Enkidu artık yabanıllıktan çıkmıştır. Rahibe onu giydirir, üzerine kokulu yağlar sürer. Tanrıça İştar'ın kutsal fahişesi Şamhat tarafından medeniyetleştirilen ve bilgeliğe ulaşan Hoş Yerin Efendisi'i Gılgamış'a götürülür. Hayvansı insan Enkidu, kutsal fahişe olarak betimlenen kadın objesi aracılığı ile tanrımsı insan Gılgamış'a hazırlanır. Olay örgüsü, bazı bakımlardan, Havva'nın Adem'i yasak ağacın meyvesinden tatmasını ikna etme hikayesine de benzer.
O çağlarda, özellikle İştar, Kybele gibi aşk ve bereket tanrıçaları için yapılan tapınaklarda, kendilerini tanrıçaya hizmet etmeye adayan fahişeler vardır. Fahişeler tapınağa uğrayan tüccar ya da gezgin olan yabancılarla birlikte olur, tapınağa maddi kazanç sağlarlardı. Yarı tanrı bir erkeğin yarı hayvan bir insan ile olan arkadaşlığını ve başarılarını anlatan bu destan edebiyat tarihinin ilk büyük eseri olarak kabul ediliyor.
Kaynak:
1. https://www.ancienttexts.org/library/mesopotamian/gilgamesh/tab8.htm.
2. Asur Ticaret Kolonileri Çağı'nda Yerli Halkın Geçim Kaynakları, Yüksek Lisans, Marmara Üniversitesi Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı, Burhan Bozkurt.